Obezite Riskini Arttıran Hastalıklar

Obezite, enerji alımı ve harcanması arasındaki dengesizlik sonucu vücuttaki yağ kitlesinin yağsız vücut kitlesine oranla artması olarak tanımlanıyor. Saptanmasında en çok kullanılan ve bilinen yöntem olarak Beden Kitle Endeksi ( Vücut ağırlığı*kg / Boy*m x 2) uygulanıyor.

Yağ dağılımının en basit göstergelerinden biri bel çevresi ve bel/kalça oranı olarak görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerine göre bel çevresi ölçümleri risk olarak değerlendirebiliyor.

Obezite riski ile kardiyovasküler hastalıklar ve hipertansiyon arasında güçlü bir ilişki bulunuyor. Kardiyovasküler hastalıklarda risk faktörleri;

  • Yaş
  • Ailede kalp hastalığı öyküsü
  • Yüksek kan basıncı
  • Obezite
  • Stresle baş edememe
  • Fazla sigara ve alkol tüketimi
  • Fiziksel aktivite azlığı
  • Menopoz

 

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmada öneriler;

  • Beslenmede yağı azaltmak
  • Doymuş yağları azaltmak
  • Doymamış yağları tercih etmek
  • Kolesterolü sınırlamak
  • Posa tüketimini arttırmak
  • Daha fazla meyve ve sebze tüketmek
  • Kilo kontrolü
  • Fiziksel aktiviteyi arttırmak
  • Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) kontrolü
  • Stresi azaltmak
  • Alkol ve sigaradan uzak durmak

 

Kaynaklar: www.medspace.com (http://www.medscape.com/viewarticle/495041_6)

Dünya Sağlık Örgütü

Güneş Çarpması

Güneş çarpması güneş ışınlarının en dik olduğu saatlerde, güneş altında uzun süre kalanlarda ve çoğunlukla çocuklarda görülen bir yaz hastalığıdır. Güneş çarpması, şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma ve yüksek ateş belirtileriyle ortaya çıkar. Güneş çarpması aşırı sıcak nedeniyle beynimizde bulunan, beden ısısının ayarlanmasında görevli mekanizmanın bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Yaz aylarında aşırı güneş ışınına maruz kalmamak ve özellikle başı güneş ışınlarından korumak, bu yüzden büyük önem taşır. Okumaya devam et “Güneş Çarpması”

Çocuklarda Dil Gelişimi

Çocuklar doğdukları andan itibaren, çevreyle ilgisiz oldukları düşünülse bile, herşeyi öğrenerek hızla gelişmeye başlarlar. İlk iki ay ağlama, öksürme ve esneme gibi sesler çıkaran bebekler, 2-5 ay sonrasında hoşnutluk belirtileri ve gülümseme gibi sesleri de geliştirebilirler. Bu hızlı gelişim, 4-8 aylık dönemde tek heceli kelimelerle devam eder ve genel olarak bebekler 3 yaş itibarıyla konuşmaya başlarlar. Çocuklarda dil gelişimiyle ilgili araştırmalar yapılmış ve dil gelişimini etkileyen faktörler belirlenmiştir. Okumaya devam et “Çocuklarda Dil Gelişimi”

Dün gece nasıl uyudunuz?

Uykuya dalma veya uykunun devamında yaşanan sorunlar hemen her yaştan insanın sıkça şikayet ettiği durumlardan biri. Uykusuzluk sorunu (insomnia), her 100 kişiden 15’inin yaşam kalitesini bozduğu gibi iş, okul ve günlük yaşamdaki verimi düşürüyor ve insanın sinirli bir yapıya sahip olmasına yol açıyor.

Vücut uykuda dinlenip yenileniyor. Uykusuzluk, vücutta birçok soruna neden olabiliyor. Depresyon, uyku apnesi Okumaya devam et “Dün gece nasıl uyudunuz?”

Diyabetle Savaşta 12 Güçlü Besin

Uzmanlar kan şekerini kontrol etmek ve diyabetten korunmada doğru beslenmenin önemini vurguluyor. Diyabet ve zararlı etkilerine karşı avantaj sağladığı düşünülen 12 gıda;

1. ELMA: İçinde güçlü bir antioksidan olan Quercetin (Kuersetin) bulunuyor. Kuersetin bitki pigmentlerinin bir grubuna ait bileşiklerden biri. Kan basıncı ve hipertansiyon için de öneriliyor.

2. TARÇIN: Araştırmalarda, günlük yarım çay kaşığı tarçının insüline karşı daha hassas hücreler üretebileceğini, yüksek kan şekerini dengeleyebileceği vurgulanıyor. Aynı zamanda kalp sağlığı için de faydalı olduğu düşünülüyor.

3. NARENCİYE: Yapılan çalışmalar, diyabetli insanlarda düşük C vitamini eğilimine işaret ediyor. Bu nedenle C vitamini ve antioksidan kaynağı olan narenciye tüketilmesi öneriliyor.

4. SOMON: Omega 3 ve protein içermesiye hem kalp sağlığı hem de kötü kolesterol azalmasına destek veriyor.

5. LİFLİ GIDALAR: Yüksek lif içeren gıdaların kan şekeri düzeyinde olumlu etkileri olduğu düşünülüyor.

6. BAKLAGİLLER: Düşük yağ, düşük kalori, yüksek protein içeren baklagillerin diyabet ve kalp hastalığı riskini azaltmada önemi vurgulanıyor.

7. YEŞİL ÇAY: Diyabet oluşumunu ve ilerlemesini engellemede yardımcı olduğu düşünülüyor.

8. FINDIK: İçerdiği yüksek protein ve doymamış yağ oranıyla kalp ve kolesterol dostu olarak görülüyor.

9. YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER&ISPANAK: Güçlü bir lutein ve karotenoid kaynağı olan yeşil yapraklı sebzelerin diyabetli kişilerde hastalığın komplikasyonunu zayıflatabildiği gözlemleniyor.

10. ÇİKOLATA: Yapılan çalışmalar aşırıya kaçmadan tüketilen bitter çikolatanın kan basıncı düzenlemede ve kötü kolesterol düşürmede etkili olabildiğini gösteriyor.

11. BİFTEK: İyi bir protein, demir, B vitamini kaynağı olarak gösteriliyor. Yapılan çalışmalarda dana etinde bulunan ‘linoleik asit’in bozulmuş kan şekeri metabolizmasını düzenlemede yardımcı olduğu gözlemleniyor.

12. ELMA SİRKESİ: Diyabet ve obeziteyle savaşta yardımcı olabildiği vurgulanıyor.

 

Kaynaklar:

www.menshealth.com

(http://www.menshealth.com/spotlight/diabetes/12-powerfoods.php)

 

Alzheimer Hakkında Her şey!

Alzheimer, beyinde fazla protein depolanmasıyla oluşan, bilişsel fonksiyonlarda aşırı bir kayba neden olan, halk arasında bunama olarak bilinen bir hastalıktır. Bireylerin karar verme, hafıza, lisan, dikkat verme gibi beyin fonksiyonlarında ağır hasarlar bırakarak kullanılamaz duruma getirebilir. Okumaya devam et “Alzheimer Hakkında Her şey!”

Kalp Sağlığı İçin Beslenme Tüyoları

Günümüzde kalp hastalıkları tüm dünyada ve ülkemizde en sık karşılaşılan ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Kalp sağlığına uygun beslenme, kalp hastalığı veya inme riskini %80 oranında azaltabiliyor. Uzmanlar uygun pişirme yöntemleri ve gıdalarla kalp hastalığını önleme ve kontrol altına almanın mümkün olabildiğini vurguluyor. Bu anlamda kilo kontrolü ve düzenli egzersizin önemine dikkat çekiliyor. Kalp sağlığının beslenmeyle ilgisini daha iyi anlayabilmek için öncelikle kalp hastalığı nedenlerini özetleyebiliriz;

  • Değiştirilemeyen ölçütler: Yaş, cinsiyet, genetik.
  • Değiştirilebilen ölçütler: Sigara kullanımı, hipertansiyon, yüksek kolesterol, düşük HDL (iyi kolesterol), şeker hastalığı, aşırı alkol, hareketsizlik, şişmanlık, stres.

Sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirilmesi, kalp hastalığını önlemede önemli bir adım. Uzmanlar tek tek gıdalar yerine genel yemek alışkanlığının değiştirilmesine dikkat çekiyor. Ayrıca sağlıklı beslenme tercihinde gıdaların sağlıklı yöntemlerle pişirilmesi önem taşıyor. Uzmanların beslenme önerileri şu şekilde;

1-Yağ tüketimini sınırlamak:

  • Tek tip yağ tüketmek yerine sıvı yağları kullanılan yemeğe göre çeşitlendirmek (ayçiçeği, mısırözü, zeytin ve fındık yağı) . Katı yağlardan uzak durmak. Salatalarda zeytinyağı, yemeklerde sıvı yağları karıştırarak kullanmak.
  • Pişirme yöntemlerini doğru tercih etmek. Kızartma ve kavurmalardan uzak durmak. Daha çok haşlama, ızgara, fırın gibi yöntemler tercih etmek. Bu şekilde hem yağ alımı sınırlanmış hem de besin değerleri korunmuş oluyor.
  • Besinleri tanımak. İçeriği bilinmeyen her türlü üründen kaçınmak. Etiketlerini mutlaka inceleyerek az yağlı ürünler tercih etmek. Kırmızı et tüketimini azaltarak beyaz ete yönelmek.
  • Ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalıklar tercih etmek.

2- Posa tüketimini arttırmak:

  • Posanın vücuttaki kolesterolü düşürücü etkiye sahip olduğu düşünülüyor. Günde en az beş porsiyon tüketilmesi öneriliyor.
  • Rafine ürünler yerine tam tahıllı ürünler tercih etmek. Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği, pirinç yerine bulgur gibi. Bu besinler doygunluk hissi vererek posa tüketimini arttırıyor.
  • Haftada en az iki kez kurubaklagil tüketmek. Nohut, mercimek, kuru fasulye gibi bakliyatlar hem posa yönünden zengin hem de besin değerleri yüksek oluyor.

3- İdeal vücut ağırlığını korumak.

4- Düzenli fiziksel aktivite yapmaya çalışmak ve aktif olmak.

5- Kan basıncını kontrol altına almak. Bu anlamda tuz tüketimini önerilene göre sınırlamak.

6- Sigara kullanmamak. Sigara, iyi kolesterolü düşürüp kan pıhtılaşmasının artmasına sebep olabiliyor. 

Kaynaklar:

www.helpguide.org 

Çocuklarda Fiziksel Aktivitenin Büyümeye Katkısı

Yaşam boyu bedenimizde birçok değişiklik meydana gelir. Ancak çocukluk döneminde bu daha da belirgindir. Tüm organlar, kemikler, duyu organları ve tüm sistemler gelişir, kilo artar, boy uzar, dişler çıkar. Düzgün fiziksel büyüme, bireyin kişilik gelişiminde de önemli yer tutar.

Hem kız hem erkek çocuklarında boy ve ağırlıktaki artış doğumu izleyen ilk birkaç yılda ve ergenlikte çok hızlı, ilk çocukluk döneminde ve ergenlik öncesinde ise daha yavaştır. Fiziksel gelişimde kalıtımsal ve çevresel faktörler etkilidir. Genetik özellikler, Okumaya devam et “Çocuklarda Fiziksel Aktivitenin Büyümeye Katkısı”

Tüm Yönleriyle Panik Atak

Panik atak, aniden, herhangi bir sebep yokken ortaya çıkabilir. Ölüm korkusu, endişe ve sıkıntı duygularını içinde bulunduran panik atak; nöbetler şeklinde ortaya çıkan, bireyin korku ve endişe içinde olduğu durumdur. Birey böyle bir durumda kalbinde bir problem olduğunu ve kalp krizi geçireceğini düşünür. İlk 10 dakika içinde en şiddetli halini alan atak, doktora başvurma isteğiyle devam eder. Yaklaşık yarım saat sonra bayılacağını ve başına kötü şeyler geleceğini düşünür. Bu sırada atak etkisini kaybetmeye başlar. Panik sonrasında birey kendini yorgun ve bitkin hisseder, hiçbir şeye tahammülü kalmaz ve yalnız olmak istemez.

Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

  • kalp çarpması,
  • ateş basması ve terleme,
  • titreme ve üşüme,
  • boğulacak gibi olma, nefes almada güçlük çekme,
  • yaşadığı çevrenin gerçek olmadığını düşünme,
  • ölüm korkusu,
  • başkalarına zarar verme korkusu,
  • uyuşma,
  • vücudun karıncalanması.

Panik atağın sayılan bu belirtilerinden en az 4 tanesinin atak esnasında yaşanıyor olması gerekir. Günlük hayatta birçok insan panik atak geçirme riskiyle karşı karşıyadır. Özellikle; yoğun stres altında bulunan kişiler, günlük yaşamdaki stresle baş etmekte zorlanan bireyler, aceleci insanlar, bir an önce ve her işin mükemmel yapılması gerektiğini düşünen kişiler daha fazla risk altındadır.

Panik atak hastalığı kısır bir döngü şeklinde devam eder. Tedavi gören hastalara panik sırasında nasıl duracakları ve atağı nasıl durduracakları anlatılır. Buna ek olarak tedaviyi ilaçla desteklemek daha başarılı sonuçların elde edilmesini sağlar.

Panik Atak Neden Ortaya Çıkar?

Genel olarak nedensiz bir biçimde ortaya çıkan panik atağın; beyindeki kimyasal maddelerden veya beynin yan tarafının işlevini yitirmesiyle ortaya çıktığı düşünülür. Aynı zamanda tek başına veya fizyolojik başka hastalıklarla birlikte ortaya çıkabilir.

Fakat özellikle;

  • sara hastalığı,
  • akciğer ve kalp hastalıkları,
  • yoğun olarak kafeinli gıdalarla beslenme,
  • tiroit sorunları,
  • kan şekeri dengesizlikleri,
  • ilaçların yan etkileri,
  • psikolojik rahatsızlıklar,
  • uyuşturucu madde kullanımı panik atağın ortaya çıkmasına neden olabilir.

Panik Atak Sırasında Ne Yapabilirsiniz?

Ayaktaysanız bir yere oturmalı veya uzanmalısınız. Kendinize bunun sadece bir atak olduğunu ve beyninizdeki düşüncelerin gerçek olmadığını telkin etmelisiniz. Atak sırasında sizi üzecek veya heyecanlandıracak şeylerden uzak durmalısınız. Sigara ve alkol tüketimini durdurarak kendinizi kontrol etmeye çalışmalısınız. Bilinenin aksine derin nefes almak yerine daha kontrollü bir nefes alıp-verme sağlanmalısınız.

 

 

Kaynaklar:

Panik Atak – Biruni Laboratuvarı Sağlık Bülteni – Ocak 2004