Alzheimer, beyinde fazla protein depolanmasıyla oluşan, bilişsel fonksiyonlarda aşırı bir kayba neden olan, halk arasında bunama olarak bilinen bir hastalıktır. Bireylerin karar verme, hafıza, lisan, dikkat verme gibi beyin fonksiyonlarında ağır hasarlar bırakarak kullanılamaz duruma getirebilir.

Alzheimer hastalığı, genel olarak yaşın getirdiği bir hastalık olarak görülür. Fakat yaşlanma sürecinde beyinde bir takım yapısal değişiklikler olsa da bu değişiklikleri Alzheimer olarak değerlendirmek yanlış olur. Alzheimer, halk arasında ‘demans’ olarak bilinen; hafıza, karar verme, dikkat gibi fonksiyonlarda yavaşlama olarak tanımlanan, ‘demans’ hastalığın başka bir koludur sadece. Dolayısıyla her unutkanlığı veya bunamayı Alzheimer olarak değerlendirmek yanlış olur.

Alzheimer hastalığında belirgin olarak ‘yeni bilgiler öğrenememe’ durumu yaşanır. Yine yanlış bilinen doğrulardan biri; Alzheimer hastalığının psikolojik bir rahatsızlık olduğudur. Alzheimer psikolojik bir rahatsızlık değildir fakat hastalığın seyri süresince psikiyatrik bulgular ortaya çıkabildiği için psikolojik bir hastalıkmış gibi değerlendirilebilir.

Alzheimer durumunda;

• Hafıza kayıpları,

• Düşünme ve bir olayı nedene bağlama zorluğu,

• Karar verememe,

• Matematiksel işlemlerde güçlük,

• Kaybolma,

• Konuşurken kelime bulma güçlüğü,

• Davranış değişiklikleri,

• Günlük işleri yapma güçlüğü,

gibi bozukluklar görülebilir. Alzheimer hastalığı süreçlerden oluşur. İlk süreçte hasta tarafından dikkate alınmayacak düzeyde; unutkanlık, yorgunluk, kelime hatırlamama, öğrenememe gibi bozukluklar başlar. İkinci evre bu problemlerin belirginleşmesiyle birlikte günlük yaşam aktivitelerinin yapılamaması durumu ortaya çıkar. Üçüncü evre ise hastalığın teşhisinin koyulduğu, bakıma muhtaç bir şekilde, fiziksel bozuklukların da ortaya çıkmaya başladığı bir dönemdir. Alzheimer hastalığının ölüm tehlikesi yoktur fakat yaşam kalitesini çok fazla düşürdüğü için yaşam süresi de bu durumdan etkilenebilir.

Alzheimer hastalığını bir anda ortaya çıkarabilecek bir test yoktur. Yaşanan belirtilerle birlikte nörolojik muayene, kan testleri, zihin testleri, beyin görüntülemesi gibi işlemler uygulanabilir. 60 yaş ve üzerindeki bireyler için hastalığa yakalanma riski düşmeyerek sabit kalır. Aynı zamanda eğitim düzeyinin artması hastalığın ortaya çıkışını da geciktirebilir. Fakat erken teşhis hastalığın semptomlarının azaltılması için en önemli adımdır.

Her hastalıkta olduğu gibi Alzheimer’da da risk faktörleri doğru beslenme ve düzenli yaşamla azaltılabilir. Tıbbı bilimler yazarı Jean Carper’in ‘ Alzheimer’ı Önlemek İçin Yapabileceğiniz 100 Şey’ kitabında;

• Beyindeki ‘asetilkolin’ üretimini artırdığı için elma suyu içmek veya günde bir elma tüketmenin faydalı olabileceği,

• Kimyon bitkisinin Alzheimer başlangıcını durdurabildiği,

• Bir zamanlar zararlı olarak bilinen kahvenin, Alzheimer’I durduran ve gelişimini % 65 oranında azaltan bir içecek olduğu,

• Yüksek eğitimli kişilerin beyin hasarıyla daha kolay başa çıkabildiği,

• Bireyin göz sağlığının iyi durumda olmasının bunama riskini % 63 oranında düşürdüğü,

• Yeşil yapraklı sebzelerin beyni hafıza gerilemesinden koruduğu,

• Çok fazla şeker tüketmenin sonucunda beyinde Alzheimer plakları oluşabileceği,

• Şekerli içeceklerin yerine taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesi gerektiği,

• Ağaçlıklı bir yolda yürüyüş yapmanın kısa süreli hafızayi % 20 oranında artıdığı

şeklinde bilgiler yer alıyor. Bu bilgiler ışığında hayatınızda küçük değişiklikler yaparak Alzheimer’a karşı önlem alabilirsiniz.

Kaynaklar:

Alzheimer Hastalığı
http://geriatri.dergisi.org

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.