Çocuklar doğdukları andan itibaren, çevreyle ilgisiz oldukları düşünülse bile, herşeyi öğrenerek hızla gelişmeye başlarlar. İlk iki ay ağlama, öksürme ve esneme gibi sesler çıkaran bebekler, 2-5 ay sonrasında hoşnutluk belirtileri ve gülümseme gibi sesleri de geliştirebilirler. Bu hızlı gelişim, 4-8 aylık dönemde tek heceli kelimelerle devam eder ve genel olarak bebekler 3 yaş itibarıyla konuşmaya başlarlar. Çocuklarda dil gelişimiyle ilgili araştırmalar yapılmış ve dil gelişimini etkileyen faktörler belirlenmiştir.

Genetik

Bütün sağlıklı çocuklar dil öğrenme yeteneğiyle doğarlar. Örneğin bebekler doğduktan birkaç gün sonra annelerin seslerini başka sesler arasından ayırt edebilirler. Bebeklerin dili anlamaya ve uygulamaya başlaması için dil yeteneğinin genetik yönden olumsuz etkilenmemesi gerekir.

Fizyoloji

Konuşma eylemi, ses organlarımız aracılığı ile gerçekleştirdiğimiz bir durumdur. Bu eylemin, ses telleri ve ağız yapısı olmak üzere iki temel bileşeni vardır. Bu tip fizyolojik özelliklerin eksiksiz ve hasara uğramamış olması dil gelişimi açısından önemlidir. Örneğin trakeostomi yani cerrahi yöntemlerle boyundan soluk borusuna giden bir delik açılması; bebeklerde dil gelişimini doğrudan, olumsuz etkileyebilir.

Algısal ve Nörolojik Gelişim

İşitme ve görme algısının eksiksiz gerçekleşiyor olması, dil gelişimi için olmazsa olmazdır. Duyma sorunu yaşayan bebeklerin 4-18 aylar sonrasında ses üretme yeteneklerinin yok olduğu görülür. Aynı şekilde görsel algılama da dil gelişimi için belirleyici bir faktördür. Ciddi boyutlardaki görme kayıpları, çocuklarda böyle bir kaybı olmayanlara göre konuşmanın daha geç başlamasına sebep olabilir. Bunların yanı sıra Nörolojik gelişim de dil gelişimini etkiler. Çocukların dili kullanmaya başlaması beyinlerinin bir erişkin beyninin 2\3 olgunluğuna erişmesi ile sağlanabilir. Örneğin erken konuşan çocuklarda zeka düzeyinin normal ya da anormalin üstünde olduğu ve dil gelişiminin bu üstün zekaya bağlı olarak ilerlediği kabul edilir.

Fiziksel Ve Ruhsal Durum

Dilin öğrenilmesi tamamıyla oluşturulan iyi bir ortam ve bebeğin sağlıklı olmasıyla gerçekleşir. Bebeklik döneminde geçirilen uzun süreli hastalıklar, bebeğin çevresiyle olan iletişimini azaltacağından, konuşmayı da geciktirebilir.

Anne ve Sosyal Çevre

Dil kazanımı ve konuşmanın başlamasına fiziksel, ruhsal, genetik ve nörolojik faktörler etki edebilir. Bebeklerin düzgün konuşmaya başlaması; anne ve babanın, bebekle en başından beri kurduğu iletişimle sağlanır. Bu iletişim anadilin oluşmasının temeli sayılabilir. Çevre ve özellikle anne tarafından yapılan sözel uyarıların bu dönemde kazanılan dil yeteneğini ve kelime haznesini zenginleştirdiği düşünülür. Örneğin bakımevlerinde büyüyen çocuklar aile içinde büyüyen çocuklara nazaran konuşmayı daha geç öğrenirler. Bu da birebir kişisel ilişkinin dil gelişimini doğrudan etkilediğini gösterir. Aile bireyleri ve özellikle annenin bebekle olan iyi iletişimi, dil gelişimini olumlu etikler. Ailenin genişliği de bu konuda önemlidir. Eğer ailede aynı yaş grubunda birden fazla çocuk varsa ilgi dağılacaktır. Bu durumda ailede tek olan çocukların, ilgi sadece onun üzerinde olacağından daha çabuk konuşmaya başladığı gözlenir.

Cinsiyet

14 kız ve 14 erkek bebeğin gözlendiği bir deneyde; kız bebeklerin anneye daha fazla yanıt verdiği gözlenmiştir. Aynı deneyde kız bebeklerin sözel uyarılara, erkek bebeklerin de görsel uyarılara daha fazla tepki gösterdiği saptanmıştır. Deney sonunda cinsiyetin konuşma üzerinde -ciddi sayısal verilere dayanmadığı gerekçesiyle- kayda değer bir etkisi olmadığı düşüncesine varılmıştır.

Kaynaklar
Çocuklarda Dil Gelişimini Etkileyen Faktörler
Dr. Elvan Karacan
Uzm.; Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.