Yaşam boyu bedenimizde birçok değişiklik meydana gelir. Ancak çocukluk döneminde bu daha da belirgindir. Tüm organlar, kemikler, duyu organları ve tüm sistemler gelişir, kilo artar, boy uzar, dişler çıkar. Düzgün fiziksel büyüme, bireyin kişilik gelişiminde de önemli yer tutar.

Hem kız hem erkek çocuklarında boy ve ağırlıktaki artış doğumu izleyen ilk birkaç yılda ve ergenlikte çok hızlı, ilk çocukluk döneminde ve ergenlik öncesinde ise daha yavaştır. Fiziksel gelişimde kalıtımsal ve çevresel faktörler etkilidir. Genetik özellikler, hormonal yapıyı kontrol ederek büyümeyi etkiler. Çevresel faktörlerin en başında beslenme ve fiziksel aktivite gelir. Hastalıklara yatkınlık ve duygusal durum da bedensel gelişimi önemli ölçüde etkileyebilmektedir.

İskelet sistemimizde eski kemikler parçalanarak yerine yeni kemikler inşa edilir. Yeni kemik yapan osteoblast adı verilen hücreler çocuklarda çok hızlı çalışır. 30’lu yaşlardan sonra, yeni kemik yapım hızı giderek azalır. İleriki yaşlarda görülen osteoporozun nedeni, çocuk yaşlarda yeterince kazanılmayan kemik kütlesidir. D ve K2 vitaminlerini yeterince almasını, kalsiyum ağırlıklı beslenmesini sağlayarak ve fiziksel aktiviteye teşvik ederek çocuğunuzun kemik bankasına yatırım yapmanız mümkündür.

Fiziksel aktivite gerekli mi?

Uzmanlar, çocukların sağlıklı gelişimleri için beslenmenin olduğu kadar fiziksel aktivitenin de önemli olduğunu vurgulamaktadır. Iowa Üniversitesi’nde yapılan 370 çocuğun katıldığı 3 yıllık bir izlem çalışmasına göre, sürekli yapılan fiziksel aktivitenin, kemik mineral içeriğini özellikle kalça bölgesindeki kemiklerde artırdığı gözlenmiştir. Ergenlik öncesinde insan iskeleti, fiziksel aktiviteyle mekanik uyarılmaya oldukça duyarlıdır. Fiziksel aktiviteye çocukluk döneminde başlanması, ergenlik sonrası yaşlara kadar devam edilmesi maksimum kemik gelişimi için çok önemlidir.

Hangi fiziksel aktiviteler uygundur?

Kemiklerde epifiz denen büyüme ile ilgili bir bölüm vardır. Fiziksel gelişim sırasında boyun uzaması kemiklerin bu bölümü sayesinde gerçekleşmektedir. Optimal bir süre ve şiddette yapılan egzersiz, epifize uyarıcı etkide bulunur. Aşırı fiziksel yük ve büyüme plaklarına gelen darbeler, bu bölgelerin erken kapanmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle ağırlık çalışmalarının 15-16 yaşlarına kadar ertelenmesi tavsiye edilir. Ayrıca gelişmekte olan çocuklarda omurlara fazla yüklenmekten kaçınılmalıdır. Kısacası belli süreleri aşmayan ve şiddeti çocuğun yaş grubu ile uyumlu olan egzersizler büyümeyi uyarıcı etki yaparlar.

Antrenman türlerinin de fiziksel olgunlaşma üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Yüzme, tenis, basketbol ve kürek gibi spor türleriyle uğraşan çocukların, erken fiziksel olgunlaşmaya bağlı olarak yaşıtlarından daha uzun ve ağır oldukları gözlenmektedir. Jimnastik, paten gibi aktivitelerde ve bale ile uğraşan çocuklarda ise geç olgunlaşma görülmektedir, bu durum özellikle kız çocukları için avantaj oluşturabilmektedir.

Fiziksel aktivite:

  • Boyun uzamasına
  • Obezite ile mücadeleye
  • İleriki yaşlarda kemik mineral yoğunluğunun fazla olmasına
  • Psikolojik rahatlamaya
  • Kalp ve akciğerlerin kuvvetlenmesine destek olmaktadır.

Kaynaklar
obs.iszu.edu.tr/dosyalar/…/bedenselbüyümevegelişme.pp.
turkiyeklinikleri.com
Doç. Dr. Ergun Çetinkaya/www.ankaraendomer.com
Vicente-Rodríguez G, How does exercise affect bone development during growth?, Sports Med. 2006;36(7):561-9.
Kathleen F. Janz, Julie M. Gilmore, Trudy L. Burns, Steven M. Levy, James C. Torner,Marcia C. Willing,Teresa A. Marshall, Physical Activity Augments Bone Mineral Accrual in Young Children:The Iowa Bone Development Study, From the Departments of Health and Sport Studies, The University of Iowa, Iowa City, Iowa.
Moira A. Petit, Heather M. Macdonald ve Heather A. McKay, Current Opinion in Orthopaedics, “Growing bones: how important is exercise?”, School of Kinesiology, University of Minnesota, Minneapolis, Minnesota, USA and Departments of Orthopaedics and Family Practice, University of British Columbia, Vancouver, Canada

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.