Ramazan ayında, vücudumuzun biyolojik düzeninde, uzun süren açlıktan dolayı bazı değişiklikler olabilir. İftar yemeğindeki dengesiz beslenme, aşırı yağlı ve tuzlu yiyeceklerin tüketilmesi, iftardan sonra yoğun bir şekilde sigara içilmesi Ramazan ayında karşılaşılabilecek sağlık sorunlarının temelini oluşturur. Ramazan ayındaki beslenme tarzının birçok hastalık üzerinde olduğu gibi kalp üzerinde de risk oluşturabileceği düşüncesi oluşmuştur. Fakat zaman içerisinde çok sayıda hasta üzerinde yapılan araştırmalar; uzun süreli açlığın, normal zamanlara göre kıyaslandığında bireylerde herhangi bir kalp hastalığı riski oluşturmadığı saptanmıştır. Bunun yanı sıra kısa bir süre önce kalp yetmezliği yaşamış hastaların ilaçlarının devamlılığı açısından oruç tutmalarının da risk oluşturabileceği belirtilmiştir. Okumaya devam et “Ramazan ve Kalp Sağlığı”
Omega 7: Yabani İğdeden Gelen Şifa Kaynağı
Yabani iğdeyi bu kadar dikkat çekici kılan, içerdiği sağlığa faydalı yüzlerce bileşenden biri olan Omega 7.
Son yıllarda tıbbi araştımalara konu olan Omega 7’nin yıldızı her geçen gün daha da parlıyor. Palmitoleik asit olarak da bilinen bu tekli doymamış yağ asidi, hayvansal ve bitkisel yağlarda bulunuyor. Yabani iğde, %40’lara varan oranlarda Omega 7 içeriğiyle Okumaya devam et “Omega 7: Yabani İğdeden Gelen Şifa Kaynağı”
Cilt Bakımında Yapılan Hatalar
Cilt problemi yaşan birçok kişi, dermatologların ancak hastalıklı cilt problemleri durumunda danışılacak biri olarak görüp, derilerinin her türlü bakımı ve rutin temizliği için genellikle bir hekim yerine ‘cilt uzmanı’ olarak adlandırılan kişilere danışırlar. Halbuki deriyi en iyi tanıyan, bu konuda eğitim almış dermatologlara danışılması en doğru karardır. Okumaya devam et “Cilt Bakımında Yapılan Hatalar”
Ağız ve Diş Sağlığı
Ağız ve diş hastalıkları, ülkemizde ve dünyada görülen hastalıkların başında gelse de, doğrudan yaşamı etkilemediği için çoğu zaman gerektiği kadar özen gösterilmez. Ağzımız sindirim işleminin başlangıç noktasıdır. Ağzımızda meydana gelen sorunlar zamanla diş etlerimize ve sindirim sistemimize de zarar verebilir. Ağzımız besinlerin tükürükle eritilerek sindirime hazır hale getirilmesini sağlarken, dişlerimiz ise; besinlerin parçalanması, öğütülmesi ve konuşma gibi önemli görevleri yerine getirir. Çeşitli sebeplerle dişleri eksilmiş bireyler, bu eylemleri yapmakta zorlanırken, bazı sesleri çıkarmakta da güçlük çekebilirler. Okumaya devam et “Ağız ve Diş Sağlığı”
AIDS (HIV Virüsü) Nedir? Korunma Yolları Nellerdir?
Aids ‘Acquired Immunodeficiency Syndrome-Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu’ anlamına geliyor. Bağışıklık sistemini tahrip ederek, hastalığa sebep olan organizmalarla savaşı engelliyor. AIDS, HIV enfeksiyonunun son aşaması oluyor ve bu süreçte ölümcül enfeksiyonlara ve kansere sıklıkla rastlanıyor.
HIV, kan ve kan ürünleri, sperm veya diğer cinsel sıvılar üzerinden insandan insana bulaşıyor. Ayrıca, plasenta ya da süt yoluyla anneden bebeğine bulaşabiliyor. Tükürük, gözyaşı, öksürük, hapşırık veya el sıkışmak gibi olağan temaslarla bulaşma riski taşımıyor. Virüs, vücut dışında havada ve suda uzun süre yaşayamıyor. Bu nedenle bulaşması için vücut sıvılarının doğrudan teması gerekiyor. Cinsel hastalıkların (Frengi, Bel Soğukluğu, klamidya gibi) cinsel bölgelerde yol açtığı yaralar ve doku bozulmaları HIV bulaşma riskini arttırıyor.
HIV için herhangi bir tedavi bulunmuyor.
AIDS’den korunma yolları;
- Güvenli cinsel yaşam kurallarına uyulmasına dikkat etmek. Prezervatif kullanımını yaygınlaştırmak.
- Gereksiz kan nakillerinden kaçınarak, kan ve kan ürünleri ihtiyacını yurt içi ve güvenilir-denetlenmiş kaynaklardan temin etmeye çalışmak.
- Test edilmemiş kan nakline izin verilmemesi.
- Özellikle hastalık riski çok yüksek olan ülkelerde (Amerika, Avrupa, Afrika) uzun süre kalmış olanların Aids taraması yaptırmaya dikkat etmesi gerekiyor.
- Enjektör, iğne ve diğer malzemelerin tek kullanımlık olmasını zorunlu hale getirip sterilizasyona önem vermek.
- Uyuşturucu maddelerle ilgili tıbbi eğitim verilerek takibine özen göstermek.
- Aids nedenlerini ve bilgilendirmesini yaygınlaştırmak.
Kaynaklar:
www.mayoclinic.org (http://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/hiv-aids/basics/definition/con-20013732)
Grönland Eskimoları’nın Sağlık Sırrı
Omega 3 yağ asitleri bütün hücrelerin temel yapı taşı olarak beden tarafından kullanılan temel bir yağ asididir. DHA ve EPA olarak ikiye ayrılır. Omega-3 yağ asitleri özellikle DHA ve EPA doğanın bir hediyesidir. Anne karnında ihtiyaç duymaya başladığımız ve ihtiyacının yaşlılıkta da devam ettiği Omega 3’ün faydaları Okumaya devam et “Grönland Eskimoları’nın Sağlık Sırrı”
Her gün daha fazla su!
Sağlığımızın garantisi konumundaki su, hayatımızın gücü, yaşamsal besinlerimizin en önemlisidir. Her gün vücudumuzun ihtiyacı kadar, temiz ve kaliteli su tüketimi olmadan sağlıklı olmak mümkün değildir. Sağlıklı ve kaliteli, uzun bir yaşam için her gün yeterli miktarda su tüketilmelidir. Okumaya devam et “Her gün daha fazla su!”
Diyet Hataları – Kilo Verememenin 6 Nedeni
Diyeti hatalı uygulamak kilo verememeye sebep olabiliyor. Sık yapılan diyet hataları;
1. Öğün atlamak: Sağlıklı bir diyet programında ortalama 5-6 öğün öneriliyor. Sık sık beslenme, şekeri düzenleyerek metabolizmayı çalıştırıyor. Açlığı kontrol etmeye destek sağlıyor. Atlanılan öğünlerin tüm bu dengeleri bozabildiği vurgulanıyor. Ayrıca diyet programındaki besinleri eksik tüketmek, yetersiz bir beslenme planı olarak görülüyor.
2. Yeterli miktarda su içmemek: Bol su içmek metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı oluyor. Uzmanlar yemekten önce içilen bir bardak suyun porsiyonu azaltamada etkili olduğunu belirtiyor. Su içmenin kalori yakmada önemli bir etken olduğu vurgulanıyor. Kalori hesaplanırken içilen içeceklerin hesaba katılmaması da yanılgı olabiliyor. Meyve suyu ve gazlı içecekler ve bazı kahvelerdeki kaloriler çok hızlı kilo alımına yol açabiliyor.
3. Diyet ve light yiyeceklere yüklenmek: Az kalorili olduğu için fazla tüketilen light yiyecek ve içecek tüketiminde aşırıya kaçılmaması öneriliyor. Uzmanlar, genelde ekstra sodyum, şeker ve kimyasal içeren bu besinleri fazla tüketilmesini önermiyor. Bu besinlerin daha az besleyici, doyurucu olmayan özelliği bulunabiliyor. Uzmanlar bu anlamda doğal beslenmeyi öneriyor. Ürünün üzerinde düşük kalorili, az yağlı veya light yazıyor olması kalori içermediği anlamına gelmiyor. Ürün enerjisi düşürülmüş bir besin olarak tanımlanıyor.
4. Yeterince uyumamak: Uzmanlar yeterli uykunun iştah kontrolü için gerekli olduğu görüşünde. Aynı zamanda enerjiyi arttırdığı için spor yapabilmeye de olanak sağlıyor.
5. Yanlış egzersiz: Uzmanlar tek tip egzersizin (sadece kardiyo gibi) yeterli olmadığına dikkat çekiyor. Kasların güçlendirilmesinin önemine dikkat çekiliyor. Bu şekilde kalori yakımı artışı sağlanıyor. Uzmanlar egzersizlerin, kastan kaybetmemek ve daha enerjik olmak için aç karnına yapılmamasını öneriyor.
6. Yeterli sebze ve meyve tüketmemek: Bol sebze ve meyve tüketmek hem dengeli beslenmeyi hem de bağırsakların düzenli çalışmasını sağlıyor. Uzmanlar porsiyonları abartmadan günde 5-6 öğün sebze-meyve tüketilmesini öneriyor.
Kaynaklar:
www.webmd.com (http://www.webmd.com/diet/features/diet-mistakes-6-reasons-youre-not-losing-weight)
Ayak Ülseri (Diyabetik Ayak) Nedir?
Ayak ülseri, diyabete bağlı olarak motor sinirlerinin etkilenmesi nedeni ile ortaya çıkabilen bir kronik yara çeşidi olarak ifade ediliyor. Uzun süreli kontrolsüz şeker hastalarında daha sık ortaya çıkabiliyor. Genellikle nöropati denilen, ayağın his ve motor sinirlerinin diyabetten etkilenmesi sonucu ortaya çıkıyor.
El ve ayaklardaki ter ve yağ bezlerinin sinirleri de diyabet tarafından etkilenerek cilt kuruluğuna sebep olabilir. Bu da mikropların o bölgelerde çoğalmasına sebep olarak yara açılmasına ortam sağlayabiliyor. Oluşumuna sebep olduğu düşünülen diğer faktör ise, damar tutulumları. Diyabet hastalarının bacak ve ayaklarında erken damar sertleşmesi ve bunun sonucu damar tıkanıklıkları olabiliyor. Bu durumda ayağın beslenmesi bozularak tedavisi zorlaşabiliyor. Belirti ve bulgular;
- Ayağın baskıya maruz kalan kısımlarında, ayak tabanında ve topuklarda ortaya çıkıyor.
- Değişik büyüklüklerde ve derinliklerde gelişiyor.
- Üzerinde iltihabi bir doku bulunuyor.
- Ağır enfeksiyonda o bölge şiş ve hararetli oluyor.
- Diyabetik ayak damar tıkanıklığında ayak soğuk ve soluk oluyor. Ağrı, uyuşma ve karıncalanma şikayetleri de olabiliyor.
Tedavi önerileri;
- Diyabet kontrolünün sağlanması
- Eşlik eden risk faktörlerinin tedavisi
- Yaşam tarzı değişikliği
- Uygun antibiyotik tedavisi
- Nöropati olan hastalarda ilaç tedavisi
Kaynaklar:
www.valleyhealthmag.com (http://www.valleyhealthmag.com/articles/diabeticulcers.html)
Saç ve Cilt Sağlığınız için Vitamin Sırları
Güzel görünmek, dış görünümüyle dikkatleri üzerine çekmek insanlık tarihinin her döneminde görülmüş en yaygın sosyal davranışların başında gelir.
Hangimiz herkes tarafından kabul gören güzel bir görünüm, sağlıklı, parlak bir cilt ve dahası gür saçlar istemeyiz ki.. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, bol su içmek ve alınması gereken besin takviyeleriyle dış görünüşünüzü olumlu yönde değiştirebilir, saç ve cilt sağlığınız için geleceğe güçlü bir yatırım yapabilirsiniz. Okumaya devam et “Saç ve Cilt Sağlığınız için Vitamin Sırları”