Anne karnının sıcaklığından sonra dünyadan aldığımız ilk hediyelerden biridir süt. Hayatın renklerini ve seslerini tanımlamaya çalışırken sanki yüzyıllardır biliyormuşçasına ararız bu mucizevi içeceği. Süt ürünleriyle erken başlayan bu deneyim ileriki yaşlarda da yeterli kalsiyum ve fosfor başta olmak üzere bazı önemli mineral ve proteinleri almamız için önemlidir. Ayrıca, B vitamini kaynağı olarak bilinmesi dolayısıyla insan sağlığı açısından kritik bir öneme de sahip.
Türk Standartları Enstitüsü (TSE), sütü şöyle tanımlıyor; inek, koyun, keçi ve mandaların meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tat ve kıvamda olan, içerisine yabancı madde karıştırılmamış veya içerisinden herhangi bir madde ayrıştırılmamış, beyaz veya krem renkli sıvı. Sütte bulunan laktoz maddesinin ve minerallerin sağladığı tatlı bir tada sahiptir. Sütlerin tatları elde edildiği hayvanın türüne göre değişebilir. Örneğin inek sütünün %88’i su olmasına rağmen birçok farklı bileşene sahip.
Beslenmede Sütün Önemi
Genel olarak süt ve süt ürünleri, protein, kalsiyum, fosfor, A vitamini ve B vitamini için en iyi kaynak olarak gösterilir. Yağı %5 oranında doymuş yağ içeriyor olmasına rağmen bunun dışında sağlığımızı koruyan birçok faydalı asidi de barındırıyor. Buna ek olarak uzmanların insan ve insan sağlığı açısından olmazsa olmaz olarak gördükleri A, D, E ve K gibi vitaminleri sütte yoğun olarak bulunuyor. Bu bilgiler ışığında, sağlığın yaşam boyunca etkili olarak korunabilmesi için önemini korumaya devam ediyor.
Uzmanlar sağlıklı bir bireyin süt ve süt ürünleri grubundan günde 200 veya 400 ml tüketmesi gerektiğini söylüyorlar. Bunun yanı sıra konseyin yayınladığı beslenme rehberine göre yetişkin bireylerin 1 su bardağı, çocukların 3 veya 4 su bardağı, hamile, emzikli veya menopoz sonrası dönemi yaşayanların ise yine 3 veya 4 bardak tüketmesi öneriliyor.
Gelin sizler de bu yazıyı okuduktan sonra bir bardak süt içip vücudunuzun vitamin ve mineral ihtiyacına katkıda bulunun.
Kaynaklar: Beslenmede Sütün Önemi/ Şubat 2008 / Araş.Gör. Reyhan Nergiz Ünal Prof. Dr. H. Tanju Besler Hacettepe Üniversitesi – Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümu