Günlük hayatımızda sıkça tüketilen ve ciddi bir uyarıcı olan kafeinin sağlığımız üzerinde olumlu ya da olumsuz etkilerinin olduğu son zamanların en çok araştırılan ve tartışılan konuları arasında. Bildiğimizin aksine aslında pek çok bitki ve meyvede de doğal olarak bulunan kafein, bu bitki ve meyvelerin yapraklarında bulunuyor. Bu genellemenin dışında, en çok bilinen kafein kaynakları; çay yaprakları, kahve, kakao tohumları ve kola tohumlarıdır.

Kafein maddesinin insan yaşamına girişi; 8. Yüzyılın ortalarında Etiyopyalı bir çobanın, keçilerinin parlak, koyu yapraklı bitkiyi yediklerinde daha hareketli ve enerjik olduğunu gözlemlemesiyle oluyor. İçecek olarak keşfedilmesi uzun sürse de hayatımızda yeri doldurulmaz bir içecek halini alıyor. Besinlerin kafein oranları tüketilen besinin çeşidine, miktarına ve hazırlanmasına göre değişiyor. Kafein tüketimi, kafeinin kaynağı, kafeini tüketen kişinin sağlık durumu, yaşı gibi faktörlere bağlı olarak değişiyor. Ağız yoluyla aldığımız kafein, vücudumuz tarafında hızlı bir şekilde emilerek, kanda en yüksek düzeye ulaşıyor. Karaciğerimizde metabolize olan kafein, hücre geçişleri sırasında herhangi bir koruma olmadığından kolaylıkla beyin, testis, fetüs olmak üzere tüm dokularımıza yayılabiliyor.

Kafein, tüketim miktarına bağlı olarak merkezi sinir sisteminde orta düzeyde uyarıcı etki gösterir. Kafeinin düşük (100mg) veya orta düzeyde (200-300mg) alınması keyif verme, enerjik hissetme gibi olumlu etkilerde de yaratabilir. Bazı yetersiz kaynaklarda kafeinin, öğrenme hızını artırdığı, belleği koruduğu yönünde araştırmalar vardır. Bunun yanı sıra Fransa Ulusal Sağlık ve Tıp Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan araştırmada günde üç fincandan fazla kahve tüketen bireylerde bilişsel yavaşlama olduğu gözlenmiştir.
Kafeinin, uyku düzenini ve kalitesini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Kafein ile uyku arasındaki bağ ile ilgili yapılan çalışmalarda yedi gün boyunca öğleden sonra ve akşam düzenli olarak alınan kafeinin uyku düzenini sağlayan hormon olan melatonini azalttığı görülmüştür. Ayrıca bu çalışmalarda uyku vaktinden sekiz saat önce tüketilen kafeinin uyku durumunu etkilemediği vurgulanmıştır. Uzmanlar, uzun dönem kafein kullanımının tüm sağlık sorunlarının yanında bağımlılığa gidebileceği konusunda uyarıyorlar. Düzenli bir şekilde tüketilen kafeinin bırakılması durumunda baş ağrısı, alınganlık, uykusuzluk, dikkat eksikliği, sinirlilik gibi yoksunluk belirtileri gözlenebiliyor.

Yapılan araştırmalar ve tartışmalar sonucunda görülüyor ki; günlük 200mg veya 300mg’lik kullanımlar yetişkinlerde olumsuz etkiler yaratmasa da, çok daha duyarlı bir vücut sistemine sahip olan çocuklar için risk oluşturabiliyor. Bu nedenle günlük kafein tüketiminizi düzenlemeli, çocuklarınızın günlük tüketimini ise 125mg’ın üzerine çıkarmamalısınız.

Kaynaklar:
Çocuk Dergisi 9(3):110-115, 2009
Çocuk Sağlığı ve Kafein
Muazzez GARİPAĞAOĞLU *, Nuray KUYRUKÇU **

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.