Beslenme kişinin, büyümesi, gelişmesi ve sağlıklı olarak uzun süre yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan besin değerlerini almasıdır. Kişiler birbirlerinden, yaş, cinsiyet ve genetik özelliklerle ayrılırlar. Besinler de, bireylerin ayrışan bu özelliklerinden ötürü farklı etki ederek alerjik durumlar oluşturabilirler.
Vücudumuz yaşadığımız sürece çok sayıda madde ile isteyerek ya da istemeyerek temas eder. Bu maddeler ağız, burun, gözler ve akciğer yoluyla vücudumuza girebilirler. Vücudumuz bu maddelerin önemli kısmını işleyerek gerekli noktalara taşımakta, geriye kalan atıklar ise büyük bir uğraşla dışarı atılmaktadır. Vücudumuza giren maddelerin hepsi faydalı olmayabilir. Faydalı olmayan bu besinlerin, vücuda alındıktan sonra yok edilmesi uzun ve zorlu bir çaba gerektirir.
Alerji; vücudumuzun yabancı olarak kodladığı, solunan, yenebilen, enjekte edilebilen yani doğrudan temas eden maddelere karşı vücudumuzun ‘olağanüstü hal’ ile çalışması durumudur. Genel olarak besinlerin neden olduğu her türlü olumsuz hali “alerji”olarak tanımlamak yaygın olsa da yanlış bir bilgidir. Besinlerin kendilerinin ya da besinlerle birlikte alınabilecek başka maddelerin vücut mekanizmalarında oluşturabileceği anormal durumları “besin alerjisi” olarak tanımlamak daha doğru olur.
Besin alerjileri bebeklik, çocukluk hatta anne karnından başlayarak insan hayatını etkilemeye devam eder. Besinler çoğunlukla birden fazla maddeden oluştukları için tükettiğimiz bir besindeki hangi maddenin alerjiye neden olduğunu bulmak da zorlaşır. Yaşamımız boyunca milyonlarca farklı besinle karşılaşırız. Bu besinlerin içeriğinde besin öğesi dediğimiz daha küçük yapı taşları mevcuttur. Bunları; protein, karbonhidrat, yağ, su, vitaminler ve mineraller olarak sıralayabiliriz. Besin öğeleri arasında alerjiye yol açan maddelerin genellikle protein yapısında olduğu söylenir. İnsanlarda genel olarak alerjiye sebep olan besinler ise; inek sütü, yumurta, balık, yağlı kuruyemişler, bal, çikolata şeklinde örneklendirilebilir.
Bazı durumlarda alerjiye neden olan besinin saf hali değil, işlenmesi sırasında katılan çeşitli katkı maddeleri de olabilir.
Bu maddeler; koruyucu, şekillendirici, renklendirici, tatlandırıcı özellikleri nedeniyle besinlerle birleştirilir. Üreticiler bu katkı maddelerinin varlığını belirtmek için ürünlerinin etiketlerine E harfiyle başlayan kod numaraları koymuşlardır.
Değişen dünya ve beslenme şekillerine baktığımızda, geleneksel beslenmeden uzaklaştığımızı görmek çok zor olmayacaktır. Uzmanlar, gelişen ve sanayileşen dünyamızda besin alerjilerinin insan hayatını ciddi boyutlarda etkilediğini vurgularken, alerjik hastaların artışına da dikkat çekiyorlar.
Kaynaklar:
BESİN ALERJİLERİ
Uzm. Dyt. Müjgan Öztürk, Prof. Dr. H. Tanju Besler
Hacettepe Üniversitesi – Sağlık Bilimleri Fakültesi
Beslenme ve Diyetetik Bölümü