Şişmanlık, vücuda besinler aracılığı ile alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Şişmanlık, kalp-damar ve endokrin sistem olmak üzere vücudun tüm organ ve doku sistemini etkileyerek çeşitli sağlık problemlerine neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yürütülen araştırmalarla kanserle yakın ilgisi olduğu kabul edilen şişmanlık; birçok ülke için de büyük risk teşkil ediyor. Yapılan araştırmaların bir başka yönü ise şişmanlığın asıl nedeninin, gıdalardaki mısır şurubu olduğunu gösteriyor ve durumu şöyle açıklıyor; gıda sanayisi daha ucuz olması bakımından tüketilen abur-cuburlarda çoğunlukla çay şekeri yerine mısır şurubunu tercih ediyor. Mısır şurubu ve genel olarak şeker grubu ise fazla tüketildiğinde vücudumuz yağ depolamaya başlıyor ve dolayısıyla yağ yakan enzimler tembelleşiyor. Kişi de buna bağlı olarak kendini sürekli yorgun hissediyor ve sıkça acıkmaya başlıyor. Bunun haricinde şişmanlığın önemli nedenleri arasında; hareketsizlik, beslenme alışkanlıkları, eğitim düzeyi, doğum ve genetik miras sayılabiliyor. Dünyada hızla yayılan şişmanlığın ülkemizdeki durumu ise erkeklerde %7.9 iken kadınlarda bu oran %23’ü gösteriyor.

Şişmanlığa Neden Olan Faktörler

Beslenme Bozukluğu

Yemek yeme hızı, vücuttaki yağ ve karbonhidrat depolamasıyla paralel gidiyor. Yani vücudumuzdaki yağ ve karbonhidrat depolaması belli bir düzeye çıktığında (tokluk olduğunda) yemek yeme hızı da buna bağlı olarak düşüyor. Fakat bu hız şişman yani obez bireylerde düşmüyor ve depolar dolduğu halde yeme eylemi devam ediyor. Bu durum vücudun düzenleyici sisteminin de anormal oluşundan kaynaklanıyor olabilir.

Psikolojik Şişmanlık

Şişmanlığın yaygın nedenlerinden biri de her gün üç öğün yemek yemenin sağlıklı bir beslenme şekli olduğu düşüncesidir. Birçok ebeveyn çocuğuna bu alışkanlığı kazandırmaya çalışır. Oysa ki sağlıklı beslenme, abartılı olmaması şartıyla bu üç öğünün hafif ara öğünlerle desteklenmesiyle gerçekleşir. Ayrıca herhangi bir olay veya durumla ortaya çıkan depresyon halinde de bireylerin yeme alışkanlıklarında olumsuz yönde değişmeler olduğu gözlenmiştir.

Genetik Şişmanlık

Araştırmalarla şişmanlığın aileden gelebildiği bilgisi kesinleşmiştir. Genlerin çeşitli yollarla beslenme alışkanlıklarını etkilediği gözlenmiştir.
Bunlar;

• Enerji depolanmasındaki anormallikler,
• Bir rahatlama mekanizması olarak ve kişiyi yemeye sevk eden kalıtsal psikolojik sorunlar,
• Karbonhidrat ve yağ depolamasıyla ilgili genetik bozukluklar.
Ayrıca obezitenin genetik tarafıyla ilgili yapılan araştırmalarda, şişmanlama eğilimine neden olan ‘OB’ genine de rastlanmıştır.

Şişmanlığın Önlenmesi

Bireylerin şişman olmasının engellenmesinde temel önlemlerin alınması ve devlet politikalarının geliştirilmesi önemli bir adım olabilir. Bireyler de kendi hayatlarında küçük değişiklerle şişmanlığa karşı önlem alabilirler. Eğer kişi şişmanlığa eğilimi olduğunu düşünüyorsa bu kapsamda;

• Dengeli beslenme konusundaki bilinç düzeyinin artırılması,
• Abur-cubur olarak nitelendirilen besinlerin tüketilmemesi,
• Hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi,
• Vücut ağırlığının istenilen düzeye geldiğinde tekrar kilo alınmaması için gerekli olan beslenme davranışının kazanılması,
• Şeker ve mısır şurubu içeren yiyeceklerden uzak durulması,

gibi önemler şişmanlığın engellenmesinde etkili bir yöntem olabilir.

Belirtmekte fayda var ki, kişinin yaşam kalitesini bozan ve çeşitli hastalıkların oluşmasına neden olan şişmanlık, mutlaka bir hekim gözetiminde kontrol altına alınmalı, birey, herhangi bir bitkisel veya tıbbı tedaviye tek başına başlamamalıdır.

Kaynaklar:

Van Tıp Dergisi: 13 (4):138-142, 2006
Obezite: Nedenleri ve Tedavi Seçenekleri
Berrin Zuhal Altunkaynak, Elvan Özbek

Önemli Bir Sağlık Sorunu: şişmanlık
Dr. Dilek Aslan, Dr. Sema Attila

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.