Çocukların yeterince büyümek ve gelişmek için enerji ve besin gereksinimlerinin karşılanması büyük önem taşıyor. Büyüme ve gelişme yetişkinliğe doğru , süreli ve dinamik değişim sürecini ifade ediyor. Bu fiziksel ve zihinsel değişim sürecini kapsıyor. Ergenlikte de bu süreçlerin sağlıklı geçirilmesi önem taşıyor. Dengesiz ve yetersiz beslenme gelişim sürecini durdurabiliyor.
Uzmanlar beslenme bozukluğunu sadece ¨zayıflık¨ olarak ele almanın doğru olmadığını vurguluyor. Çocuğun yaşına göre olması gereken ideal kilonun alt ve üst sınırı olduğu düşünülüyor. Bu sınırlar içinde her besinden yeterli ve dengeli miktarda besin tüketmenin gelişim için gerekli olduğu ifade ediliyor. Aşırı kilo ve aşırı zayıflık beslenme bozukluğu olarak tanımlanıyor.
Yeme bozukluğunun birçok nedeni olduğu düşünülüyor. Araştırmalara göre 7 yaşından başlayarak 11-14 yaş arası çocuklarda iştahsızlık sık görülüyor.
Bazı çocuklar iç dünyalarında iyi hissetmediklerinden bu şekilde dışarıya yansıtıyorlar. Stres veya depresyon tarzı duygular iştahsızlığı tetikleyebiliyor. Bazı sporları yapan çocuklarda (kızlarda jimnastik, erkeklerde vücut geliştirme gibi) bedenlerini değiştirme isteği ortaya çıkabiliyor. Çocuğun sadece birkaç besine veya tek besine yoğunlaşması beslenme bozukluğuna işaret edebiliyor. Bu anlamda ailenin gözlemlemesi büyük önem taşıyor.
Daha önce bir kişide yeme bozukluğu görülen aileler daha çok risk altında bulunuyor. Bir ebeveynin kendi görüntüsü veya vücudu hakkında şikayeti olması ailede bulunan çocukları da direkt etkileyebiliyor.
Beslenme bozukluğu yaşayan çocuğun öncelikle bu sorununun nedenini sağlık açısından araştırmak gerekiyor. Daha sonra besinlerinin zenginleştirilmesi, yeni tatları seveceği şekilde sunulup denetlenmesi öneriliyor. Farklı besin gruplarının yavaş yavaş alıştırılması gerektiği vurgulanıyor. Bunun için doktor, terapist ve beslenme uzmanlarından destek alınabiliyor.
Kaynaklar: